Henüz daha 24 saati yeni dolmuştu Melike’nin. 
Ama doğar doğmaz aşırı mor olduğu görülmüş ve ağır bir kalp hastalığı olduğu saptanarak acil müdahale (BT şant denilen bir ameliyat) için kliniğimize gönderilmişti. Onu gördüğümüzde nerdeyse solumayı bırakmıştı, oksijeni çok düşüktü. Annesinin kucağından kapar gibi alıp yoğun bakımda ilk müdahalelerimizi yapıp hemen solunum cihazına bağladık kendisini. Ekokardiyografisinde VSD ve pulmoner atrezi dediğimiz kalpten çıkıp akciğere giden pulmoner damarın yokluğu vardı, anormal bir köprü damar varlığı vardı. Durumu nisbeten geldiği zamana göre daha iyi oldu ve 3 gün sonra anjiosunu yaptık, çok ilginç ve son derece nadir bir damar yapısı vardı. Hayatının devamlılığını sağlayan köprü damar epeyce daralmıştı; anjio sırasında hemen acil olarak köprü damara stent koymaya karar verdik. Stenti başarıyla yerine yerleştirdik, oksijen düzeyi %40’lardan %80’lere yükseldi, çok kısa süre içinde solunum cihazından çıkardık. Annesinin kucağına onu emzirmesi için verdik ve kontrollere gelmek üzere taburcu ettik. Anne ve babasının şefkati, güven ve inaçları ile iki yıla yakın takip ettiğimiz Melike’yi son kontrolünden sonra İstanbul Başkent Hastanesinin değerli ekibine ameliyat için teslim ettik (Prof. Dr. Rıza Türköz ve ekibi). 
İşte burada gördüğünüz bu fotoğraf taburcu olduktan sonra kontrol için geldikleri sırada çekildi. Aferin Melike…